18 Mart 2008 Salı

20 Yıl Önce, 20 Yıl Sonra

1980’lerde, Hard’n’Heavy dünyasındaki en önemli konser etkinliği, İngiltere’nin Derbyshire bölgesindeki Castle Donington’da düzenlenmekte olan Monsters Of Rock festivaliydi. Her yıl, en baba Hard Rock ve Heavy Metal gruplarından ortalama 4-5 tanesi Donington’da sahne alırdı ve birçok Hard’n’Heavy fanı için “ömür boyu yetecek cinsten” bir konserler silsilesi, sadece bir gün içerisinde izlenmiş olurdu.

1990’larda alternatif abuklukların türetilmesi sonucu (kendilerine kısaca ‘alternashit’ diyoruz) Monsters Of Rock’ın da yavaş yavaş suyu çıktı, ardından da 1996-2006 yılları arasında organizasyon askıya alındı zaten.

Bu dönemde Kıta Avrupası’nda, Monsters Of Rock’ı ikame etmeye niyetli çeşitli festivaller ön plana çıkmaya başladı. Bunlar içinde adından en çok söz ettirenlerden biri de Almanya’da her yaz düzenlenen Wacken festivaliydi.

Geçenlerde Wacken’ın bu seneki afişini gördüm. Sonra aklım 20 yıl öncesine, 1988’e ve o yılki Monsters Of Rock festivaline gitti. 20 yıl içerisinde Hard’n’Heavy’nin nasıl bir erozyona uğradığını görüp ister istemez bir kez daha fenalaştım.

İki resim arasındaki tek benzerlik Iron Maiden’ın headliner olması. Steve Harris’in karakterine ne kadar saygı duysak az. 20 senedir müziğinden hiç taviz vermeyip hâlâ zirvede yer almak başka bir babayiğidin harcı olamazdı zaten. Ancak iki resim arasındaki farklılıklara bakınca ne kadar berbat bir devirde yaşadığımızı ve Dr. Emmett Brown’ın acil yardımına ihtiyacımız olduğunu net bir biçimde görebiliyoruz.



1988’de Iron Maiden’ın altında çıkanlara bakın hele! Henüz düzene ayak uydurmayıp düzenin tam karşısında yer alan Megadeth... Keeper Of The Seven Keys serisiyle tüm zamanların en müthiş Heavy Metal klasiklerinden ikisine imzasını daha yeni atmış Helloween... Appetite For Destruction gibi dehşetengiz bir debut albümüyle ABD’de fırtınalar estirmeye başlamış, süper gruplar serisinin belki de son halkası Guns N’Roses... Van Halen gibi Hard Rock’ın müzikal evrimi ve gelişiminde en önemli paylardan birine sahip olan bir grubun ilk vokalisti ve kimilerine göre dünyanın gördüğü en büyük frontman olan David Lee Roth... Ve Hard’n’Heavy müzikten bahsederken ismi en fazla zikredilen birkaç gruptan biri olan, sahne şovu denen olayın ağababaları KISS...



Bir de gelip bugüne bakalım. Maiden haricinde şahsen seyredebileceğim sadece üç isim var koca listede: Axel Rudi Pell, Axxis ve Lordi. Lordi daha çok sahne şovu görme amaçlı seyredilir, Eurovision başarısının üzerine henüz çok önemli bir şey ekledikleri söylenemez. Axxis idare eder. Axel Rudi Pell ise Jeff Scott Soto ile yolları ayrıldıktan sonra zaten büyüsünü yitirmişti ama o da idare eder diyelim. Ha bir de 20 sene önce olsaydı Exodus ile Kreator’ı da seyrederdik... Yok, vazgeçtim, 20 sene öncesinde olsaydık biraz yukarda görüldüğü üzere Exodus ve Kreator gibilerine zaten sıra gelmezdi.

Bunlar haricinde onlarca grup var, hepsi de “koy çuvala, salla salla vur duvara” cinsinden. Zartwish, Zurtwish, Petrol Ofisi, Bodomun Kopilleri, Linderoth, hedegöth, hödögöth ve logolarını saçma isimleri okunmak zorunda kalmasın diye dizayn etmiş birkaç zırva daha. Anca Heavy Metal’in başlangıç tarihini 2001 falan zanneden şebeleklerin rağbet edebileceği türden saçmalıklar.

“20 yılda nereden nereye” diye iç çektirip insanı kahırlara sürükleyecek bir tablo gerçekten.

Dönüp dolaşıp yine “Iron Maiden da olmasa hayat çekilmez” demekle yetineceğiz anlaşılan...

Hiç yorum yok: