25 Aralık 2007 Salı

Doğu Avrupa’da Lale Devri’nin Sonu Mu?


(Steaua'lu oyuncunun hayalleri yıkılmış)


Doğu Bloğunun dağılması, apar topar Kapitalizme geçiş yapan buradaki ülkelerin maddi açıdan Batı Avrupa’nın çok gerisinde kalmaları, üstüne bir de Bosman Kuralı’yla başlayan süreçte ulusal liglerde yabancı sınırlarının giderek esnetilmesi, Doğu Avrupa ülkelerinin ucuz futbolcu pazarına dönmesine yol açmıştı. Ellerindeki en iyi oyuncuları yok pahasına Batı’ya satan, karşılığında çok iyi oyuncular da transfer edemeyen Doğu Avrupa takımları da neredeyse bir zamanlar efendileri arasında yer aldıkları Avrupa futbolunun figüranları olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardı.

Bu dönemde Doğu Avrupa adına en önemli çıkışı CSKA Moskova, Spartak Moskova, Lokomotiv Moskova ve Dinamo Kiev gerçekleştirdi. CSKA, Şampiyonlar Ligi’nin ilk sezonu olan 1992/93’te kupanın son şampiyonu Barcelona’yı eleyip o zamanlar son sekiz takımı içeren gruplara kaldı. Aynı başarıyı iki sene sonra da Spartak tekrarladı. Spartak 1995/96 sezonundaysa son 16’yı kapsayan grup maçlarında 6’da 6 yapıp çeyrek finale çıktı. Ancak yılbaşında takımdaki önemli oyuncular Batı’ya kaçında Nantes karşısında tutunamadılar. İki sene sonraysa aynı Spartak UEFA Kupası’nda yarı finali gördü. Hatta aynı yıl Lokomotiv Moskova da Kupa Galipleri Kupası’nda yarı finale çıkmıştı. Dinamo Kiev’se Ukrayna’yı temsil etmeye başladığı dönemdeki ilk başarısını yaşayarak Şampiyonlar Ligi’nde son sekize kaldı. 1997/98 sezonunun sonunda, Ruslar İtalya ve Almanya’nın ardından o yılın en yüksek ülke puanını toplamışlardı, Ukrayna ise bu sıralamada altıncıydı.

1998/99 sezonunda da Doğu Avrupalıların yükselişi sürdü. Dinamo Kiev Şampiyonlar Ligi’nde, Lokomotiv Moskova da Kupa Galipleri Kupası’nda yarı finale kaldı. Sezon sonunda da Ukrayna o sezonun en çok puan toplayan 5., Rusya da 6. ülkesi olmuştu.

Bir sonraki sezon eski Doğu Bloku ülkelerinin yükselen yıldızı Çek Cumhuriyeti oldu. Slavia Prag UEFA Kupası’nda çeyrek finale çıkarken, ezeli rakibi Sparta da Şampiyonlar Ligi’nde ikinci tur gruplarına kaldı. Dinamo Kiev de bu seviyeye kadar geldi.

Ardından iki sezonluk bir duraklama geldi, “Doğu Avrupa takımlarının Avrupa Kupalarında etkinliği azaldı” denirken Lokomotiv Moskova 2002/03 ve 2003/04 sezonlarında, Şampiyonlar Ligi’nde ikinci tur gruplarına kaldı. 2004’te bunu ayrıca Sparta Prag da başardı.

2004/05’te CSKA Moskova kimsenin beklemediği bir çıkış gösterip UEFA Kupası’na uzandı. Rusya’yı da o sezon en çok puan toplayan 7. ülke yaptı. Ertesi sezonsa UEFA sıralamasını altüst edecek bir gelişme yaşandı. Kupalara sadece üç takımla katılan Romanya, üç takımı da (Steaua, Rapid ve Dinamo Bükreş biraderler) iyi puanlar toplayınca 16.833 puanlık bir ortalama tutturdu ve o sezon Avrupa Kupalarında en çok puan alan ülke oldu. Sıralamada Rusya 7. olurken bir başka sürpriz ülke, Bulgaristan da, özellikle Levski Sofia’nın UEFA Kupası’nda çeyrek final oynamasıyla kendini 9.’lukta buldu.

Romenler ertesi sezon da zirveden çok uzaklaşmadılar, bu kez de 11.333’lük ortalama tutturup 4. sıraya kuruldular. Ruslar biraz gerileyip 10. sırada yer alırken Ukrayna üst üste ikinci kez 11. oluyordu.

İçinde bulunduğumuz 2007/08 sezonuysa Doğu Avrupa takımları için güzel günlerin bitişini gösterir cinsten bir sezon oldu şu ana kadar. Bir tek Rusya, UEFA Kupası’ndaki temsilcileri Spartak Moskova ve Zenit’in topladığı puanlarla kendisine ilk 10’da yer bulacak gibi. Şu an 6. sıradalar ama sezon sonuna kadar geriden gelen İskoçya, Yunanistan ve Fransa’ya geçilmeleri olası görünüyor. Nitekim Zenit Villarreal’le, Spartak da Marsilya’yla eşleşti ve iki ekip de bu eşleşmelerde favori olarak gösterilmiyor. Rusya’nın sadece üç sene önce medarı iftiharı olan CSKA’nınsa Şampiyonlar Ligi’nde yalnızca bir puan alıp sonuncu olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Rusya dışındaki Doğu Avrupa ülkeleri içinse bu sezon Avrupa Kupaları kelimenin tam anlamıyla fiyasko oldu. Ukrayna cephesinde Dinamo Kiev Şampiyonlar Ligi’nde sıfır çekti, Shakhtar da ilk iki maçında galibiyet almasına rağmen kalan dört maçında da yenilerek grubunu son sırada tamamladı. Önceki iki sezon zirveye göz kırpan Romenler’deyse Otelul ve Cluj takımları UEFA Kupası’na ön elemede, Rapid ile Dinamo’ysa ilk turda veda etti. Şampiyonlar Ligi’ndeki Steaua da altı maçta tek bir puan alabildi ve Romanya toplamda 28.166 puan biriktirdiği son iki sezonun ardından bu sezon anca 2.600 puanı görebildi. Bu sezonun şu ana kadar olan sıralamasında Ukrayna 15., Çek Cumhuriyeti 16. Bulgaristan 21. ve Romanya da 25. sırada. Bu ülkeler içinde Şubat ayında maç yapacak takımı olan bir tek Çek Cumhuriyeti var (Sparta Prag sağolsun). Geri kalanları çoktan dükkanı kapamış durumdalar.

Eğer UEFA Kupası’nda yapacakları maçlarda Spartak Moskova, Zenit ve Sparta Prag takımları kendilerinden beklenenden fazlasını yapmazlarsa bu sezon Doğu Avrupa takımlarının belki de Doğu Bloğu dağıldığından beri geçirdiği en bunalımlı sezonlardan biri olacak. Bu sezonun çok parlak geçen son birkaç yılın hemen ardından gelmesiyse öncelikle geride bırakılan o sezonlara odaklanılmasına ve ister istemez o dönem hakkında Lale Devri benzetmelerine yapılmasını sağlayacak. Haliyle şimdilik “Lale Devri’nin Sonu Mu?” diye atıyoruz başlığımızı. İki ay sonra mevzubahis takımlar son 16’ya kalamadan evlerinin yolunu tutarlarsa o zaman bu yazıyı arşivden çıkarıp sonundaki o soru ekini de kaldırabiliriz herhalde.

1 yorum:

Alper Öcal dedi ki...

Doğu bloku ülkelerinden klüp düzeyinde çok fazla çıkış beklemek artık hayalcilik. Fakat ben azından milli takım başarısı bekliyorum.

Nitekim Ukrayna Dünya Kupası'nda bunu başardı. Romenler ve Ruslar Euro 2008 finallerine katıldılar. Ne yapacaklar göreceğiz fakat Romenlerden pek ümitli değilim, çünkü şu andaki jenerasyonlarının devamı gözükmüyor.

Oysa ki Ruslar milli takım düzeyinde devamlılık sağlayabilirler eğer ellerindekin Avrupa Şampiyonu olan 1990 jenerasyonunu değerlendirirlerse.