15 Aralık 2007 Cumartesi

Kemal Aslan’ın Örnek Alması Gereken Kişi: Christos Patsatzoglou




Fenerbahçe ile Olympiakos arasında çok benzerlik var belki ama iki takımda öylesine birer oyuncu var ki onların arasındaki fark neredeyse geceyle gündüz gibi.

Kemal Aslan Fenerbahçe’ye Ocak 2003’te geldi. Geldiğinde o sıralar hayli istim üzerinde olan ümit milli takımımızın hem kaptanıydı, hem de Tuncay Şanlı ve Okan Koç ile birlikte en çok parlayan yıldızı...

Yaklaşık bir sene sonra Kemal ağır bir sakatlık geçirdi. Fibula kemiği bilek hizasından kırıldı. Aynısı zamanında benim de başıma gelmişti. Gerçekten zor bir kırıktır, ayak alçıdan çıktıktan sonra bileğinizi eskisi gibi döndürebilmeniz neredeyse bir seneyi bulur. Zaten çoğu kişi bu durumun farkındaydı ve Kemal’in durumu çok anlayışla karşılandı.

O sakatlıktan iki sene sonra bu kez de dizinde çapraz bağları koptu Kemal’in. Bu da bir futbolcunun geçirebileceği en kötü birkaç sakatlıktan biriydi. O günden sonra Kemal iyileşse bile bir daha doğru dürüst takıma girme şansı bulamadı.

Christos Patsatzoglou da bundan 7-8 sene önce Yunan futbolunun en önemli genç yetenekleri arasında gösteriliyordu. Hatta 2002’de İsviçre’de düzenlenecek Avrupa Ümitler Şampiyonası için oynanan baraj maçlarında Yunanistan ve Türkiye karşı karşıya gelmiş, Yunanlılar 3-0 ve 1-2’lik sonuçlarla turnuva vizesini alırlarken Patsatzoglou o takımın en çok akıllarda kalan isimlerinin başında gelmişti. (Tabii bunda maçı anlatan Erdoğan Arıkan’ın normalde “Paçacoglu” diye okuması gereken ismi -adam Karamanlılar’dan geliyor o yüzden soyadı böyle- “Pat-zag-zag-loğ” diye okumasının da etkisi olabilir)

Sonrasında 2003 yılındaki bir Olympiakos-AEK maçında Patsatzoglou aşil tendonundan ağır bir sakatlık geçirdi. Bu da yetmezmiş gibi ameliyat sonrası o bölge enfeksiyon kaptı. O sıralarda çocuğun bir daha futbol oynamasını bırakın, yeniden doğru dürüst yürümesi bile tehlikeye girmişti.

O beladan kurtulmak için bir sürü ameliyat geçirdi Patsa. İki yıllık bir aradan sonra tam futbola dönüyordu ki bu kez de Kemal gibi dizinden sakatlandı. Toplamda neredeyse üç sene boyunca sahalardan uzak kaldı.

Sonrasında ne mi oldu? Patsa yılmadı, azimle çalıştı, sonunda da bu sezon Olympiakos’un ilk 11’inin değişmez isimlerinden biri oldu. Yetmedi milli takıma da düzenli olarak çağrılmaya başladı. 28 yaşında ama 21’lik bir delikanlı gibi kaybolan yıllarının acısını çıkartıyor. Sağ bek, sağ kanat, ön libero, nerede oynarsa oynasın müthiş bir performans ortaya koyuyor. Şampiyonlar Ligi’nde deplasmanda Werder Bremen’e karşı attığı galibiyet golü de bu çabanın karşılığında alınacak en güzel mükafattı belki de.

Peki en az kendisi kadar zor günler geçiren bir oyuncu yeniden takımının yıldızları arasına girip milli takımda da oynamaya başlarken Kemal ne yapıyor? Fortis Türkiye Kupası maçlarında aldığı 30-40 dakikalık sürelere razı, lig maçlarında takımını tribünden seyretmeye razı, en büyük aktivitesiyse doğum günü kutlamalarında arkadaşlarının kafasında yumurta kırmak!

Kemal’in bu durumdan kurtulabilmesi için hâlâ önünde zaman var. Örnek alması gereken Patsatzoglou’dan iki yaş genç. Kendini toparlayabilse 6-7 sene rahat oynar. Ancak belli ki kendi kendine bu dirilişi gerçekleştirecek durumda değil. Dolayısıyla birilerinin artık onu bu konuda ciddi bir terapi altına alması gerektiği çok açık.

Hiç yorum yok: