5 Şubat 2010 Cuma

Bilet Fiyatları Politikaları

Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nın kale arkası tribünleri aşağı yukarı 12’şer bin kişilik. Ancak bunların içinde deplasman takımı taraftarlarına ayrılan 2500 koltuk ve polisin tampon bölge olması için boş tuttuğu 1000 küsur koltuk da var. Bunlar genel toplamdan düşüldüğünde Fenerbahçe kendi taraftarına yaklaşık 20 bin kale arkası koltuğu satabiliyor. Bunun da 5 bin civarı sezon başında kombine bilet olarak satılmış. Yani normal maç biletiyle gidilip oturulabilecek 15 bin kale arkası tribün koltuğu var Saracoğlu’nda.

Sezon başında bu koltuklara maç başına 55 TL değer biçilmişti. Değeri biçenler hariç herkese anormal geldi 55 liralık biletler. Bir süre sonra yöneticiler de 55 liraya bilet satılmadığını gördü ve fiyatları geçen sezonki gibi 44 liraya çekti. Ancak bu bile zaten ortadirek için hayli yüksek bir meblağdı ve Galatasaray maçı hariç hiçbir karşılaşmada o tribünler dolmadı.

Kupa maçları içinse yüzde 50 iskonto uygulamasına gidildi ve kale arkası için 22 liralık bilet satılmaya başlandı. Dünkü Bursaspor maçında da kale arkalarının neredeyse tamamının dolması (maç hafta içinde ve kötü bir havada oynanmasına rağmen), makul bilet fiyatlarının ne olduğunu açıkça gösterdi.

İşin hasılat kısmına gelince, basit bir hesap yapalım. Kale arkasında bilet sattıracak 15 bin koltuk olduğunu söyledik yazının girişinde. Tribünlerin yüzde 80’inin dolduğu ve biletlerin 22 TL (bunun 2 TL’si Biletix payı) olduğu bir maçta bu bölümden 240 bin TL’lik bir brüt hasılat çıkar. Federasyona, GSGM’ye, KDV’ye ayrılan paylardan sonra da kulüplerin elinde bu miktarın en fazla yarısı kaldığı düşünüldüğünde 100 bin TL’yi biraz aşan bir net hasılat söz konusu.

Biletler 44 TL’ye satılırken bu miktara ulaşabilmek için doğal olarak yüzde 40’lık bir doluluk oranı gerektiğini ve bu sezon bunun bile çoğu maçta yakalanamadığını da belirtelim. Kısacası kulübün kale arkalarından maç başına elde ettiği gelir üç aşağı beş yukarı 100 bin TL civarında seyrediyor. Bir sezonda 2 milyon TL’yi yani yaklaşık 1 milyon Euro’yu geçmez bu miktar. Kulübün toplam bütçesi içinde de ciddi bir yer kaplamadığı çok açık.

O halde neden tribünlerin dolacağı bir fiyatlandırma dururken inatla tribünlerin çoğu zaman yarısından fazlasında “in ile cin’i birbirleriyle top oynamaya teşvik eden” bir fiyatlandırma tercih edilir? İş beylik laflar etmeye gelince “halkın takımı” demeyi bilenler neden halka sırtını döner?

Hiç yorum yok: