9 Şubat 2010 Salı

Eurovision gibi Euro 2012




Biraz geç de olsa Euro 2012 eleme gruplarıyla ilgili bir şeyler karalamak lazım. Başlıktan da anlaşılacağı üzere Kura çekimi esnasında sık sık Bülend Özveren’in kulaklarını çınlattım. Malum, Eurovision’da puanlamalara geçildiğinde Sayın Özveren bir jeo-strateji uzmanına dönüşür, hangi ülke kimle komşu, kiminle tarihsel bağları var, ülkelerdeki etnik grupların toplam nüfusa oranı ne, bir ulus yurtdışında nerelerde kuvvetli diasporalara sahip, vs. gibi bilgilerin hepsini tek tek sıralar, verilen puanları da direkt bu ilişkilere bağlar ya, Euro 2012 gruplarının da neredeyse yarıdan fazlasında aralarında bu tip ilişkiler kurulabilecek ülkelerin aynı gruplara düşmesi benim aklıma hemen bu “Ozverenian analizlerini” getirdi.

Mesela Türkiye’nin de yer aldığı A grubunda, Türkiye’nin rakiplerinden ikisi Türki cumhuriyetlerden, üçü de Avrupa’da Türk diasporasının (yani gurbetçi nüfusunun) en yoğun olduğu ülkelerden. Bu açından bakıldığında Türkiye’nin pek deplasman sıkıntısı yaşamayacağı düşünülebilir ve bu bir avantaj olarak görülebilir ancak Almanya’nın neredeyse mutlak favori olduğu bir grupta öncelikle ikincilik için mücadele edileceği ortadayken dördüncü torbanın belki de en güçlü takımını çekmek ciddi bir dezavantaj. Belçika 2008 Olimpiyatlarında yarı final oynayan ve önemli oyunculardan oluşan bir genç jenerasyon yakalamıştı ve bu kadroyu yavaş yavaş A takım seviyesinde ulanmaya başladılar. Avusturya da benzer bir yapılanmaya, 2007 Dünya Gençler Şampiyonası’nda dördüncü olan kadro ile gitmeyi deneyebilir. Azerbaycan ile Kazakistan belli ki figüran olacak ama ikincilik için çetin bir mücadele yaşanacağı da açık. Türkiye ile Belçika bu anlamda kendi aralarında yapacakları maçlardan ziyade bana göre Avusturya’dan alacakları puanlara göre sıralanacaklar. Çok büyük ihtimalle Avusturya’dan altı puan çıkaran grubu ikinci tamamlar.

B grubunda SSCB’nin dağılımından sonra bir türlü büyük turnuvalarda istikrar yakalayamayan Rusya’nın yanına Slovakya ve İrlanda geldi ki bence bu grup bu üç takım arasında her türlü sonuca açık. Makedonya’nın sürpriz yapma ihtimali yok denecek kadar az. Ermenistan’ın beşinciliği, Andora’nın da altıncılığı garanti...

İtalyanlar C grubunda banko görünüyor ama 2010 elemelerinde Sırpların bir başka banko Fransa’yı geride bırakıp gruplarını birinci tamamladıklarını da unutmamak lazım. Yine de bu iki takım şu açıdan rahat, onları arkadan gelip zorlayacak bir üçüncü takım yok. Slovenler 2010 elemelerinde bir sürpriz yaptılar ama bunu tekrar etmeleri gözler eskiye nazaran daha çok üzerlerinde olacağı için çok zor.

D grubunda da dünya kupası sonrası Domenech’ten kurtulması muhtemel olan Fransa’nın birinciliği kesin gibi. Romanya ile Bosna da ikincilik için çekişecek. Arnavutluk ile Beyaz Rusya’dan kim daha çok puan çıkarırsa o ikinci olur diye düşünüyorum.

E grubunda Hollanda’yı zorlayabilecek tek takım İsveç olabilir, hele ki Bülend Özveren hesabı komşusu Finlandiya’dan 12 puan gelirse! Finlandiya ile Macaristan üçüncülük mücadelesi verir, Moldova beşinci, San Marino sonuncu...

F grubunda da bir doğu ve güney Akdeniz kamplaşması var. Hırvatistan, Yunanistan ve İsrail üçlü bir yarış içinde olacaklar. Letonya ile Gürcistan’ı kim en çok döverse o yarışı önde bitirir.

İngiltere G grubunda zorlanacağa benzemiyor, her ne kadar karşısında son yıllarda büyük turnuvaların hepsine katılan ve genç takımlar seviyesinde de çok büyük başarılar elde eden bir İsviçre olsa da. Bulgarlar 15 sene önceki takıma sahip değiller. İlk üç bu açıdan belli gibi... Asıl çekişme Galler ile Karadağ arasında sonuncu olmamak için yaşanacak.

İskandinav egemenliği altındaki H grubunda Portekiz ile Danimarka 2010 elemelerinden sonra bir kez daha karşı karşıya. Danimarka’nın yanında müttefik olarak Norveç ile İzlanda da var üstelik. Al işte, bir Eurovision hikayesi daha... Yıllardır iyi bir santrfor ve kaleci bulmakta sorun yaşayan Portekiz bir yandan da defanstaki ve orta sahadaki yıldızlarını birer birer yaş haddinden emekli edince şu an neredeyse tamamen Cristiano Ronaldo’nun şapkadan çıkaracağı tavşanlara bakan bir takım haline gelmiş durumda. Danimarka ve Norveç gibi takımdaşlığın üst düzeyde olduğu ekiplere karşı zorlanacakları muhakkak ama yine de bir şekilde ilk iki içinde yer almaları lazım.

Son şampiyon İspanya, Çek Cumhuriyeti ile deplasmanda oynayacağı maç haricinde I grubundaki diğer yedi maçını zorlanmadan kazanacak güçte. Geriye kalan o tek maçta olur da Çekler puan almayı başarırsa bu da onların ikincilik yarışında İskoçya’ya karşı önemli bir avantaj elde etmesini sağlayacaktır.

Hiç yorum yok: