13 Şubat 2010 Cumartesi

Premier Cenabet!



Futbol biraz adaletsiz bir spor aslında... Çünkü bazı futbolcular bireysel becerilerinin karşılığını, elde edilen başarılar bazında bir türlü alamazken, bazıları da tam tersine kapasitelerine kıyasla çok çok fazla başarı yaşar.

Hermann Hreiðarsson İzlanda’nın son yıllarda yetiştirdiği önemli futbolculardan biri. “İzlanda’nın yetiştirdiği futbolcudan n’olacak” diyenlere yakın geçmişe kadar Chelsea ve Barcelona formaları giyen Eiður Guðjohnsen’i, onun babası olan ve 1980’lerin Anderlecht’inde efsaneleşen Arnór Guðjohnsen’i ve Bayern Münih’le 1987’de Şampiyon Kulüpler Kupası’nda final oynayan Ásgeir Sigurvinsson’u hatırlatmak boynumuzun borcu olsun.

Hreiðarsson tabii ki bu isimler kadar yetenekli ve önemli bir oyuncu değil. Ancak yine de İngiltere Premier Ligi’nde belli bir standardı tutturmuş, öyle ya da böyle vasatın üzerine çıkabilmiş bir oyuncu ve bu yüzden bile saygıyı hak ediyor. Buna karşın en başta kaderinin Hreiðarsson’a gereken saygıyı göstermekten aciz olduğu, bahtsız futbolcunun kariyerine bakıldığında ortaya çıkıyor.

1997 yılında, İzlanda’nın güneyinde ufacık bir ada olan Vestmannaeyjar’ın ÍBV adlı takımında futbol oynarken, Crystal Palace’ın yetenek avcıları tarafından keşfedildiğinde 23 yaşındaydı Hreiðarsson. 1997-98 sezonunda Crystal Palace vasıtasıyla Premier Lig’e adımını attı. Adı sanı duyulmamış bir takımda oynarken birden bire dünyanın en gözde liglerinden birine gitme fırsatını kaçırması söz konusu bile olamazdı zaten. Lakin bu kısmet, kısa süre içinde kısmetsizliğe dönecekti zira Crystal Palace o sezon Premier Lig’in en kötü takımlarından biriydi ve sezon sonunda da kimseleri şaşırtmayarak Birinci Lig’e düştü.

Ertesi sezon Palace yönetimi mali krizin de etkisiyle kadrosunu adeta dağıtırken, Hreiðarsson kendini bir anda Üçüncü Lig temsilcisi Brentford’da buldu. “Her işte bir hayır vardır” sözü de bu noktada anlam buldu ve İzlandalı stoper kariyerinin tek lig şampiyonluğunu, Brentford ile İngiliz futbolunun dördüncü kademesinde yaşadı.

Bu başarının ardından Hreiðarsson’un önüne Premier Lig fırsatı ikinci kez geldi ve kendisi Wimbledon’a transfer oldu. Ne var ki Wimbledon da o sezonun sonunda küme düştü. Ertesi sezon İzlandalı bu sefer Ipswich Town tarafından transfer edildi. Ipswich Town ile ilk sezonunda Premier Lig’de beşincilik yaşadı Hreiðarsson, cenabetlikten kurtulmuş görünüyordu. Fakat peri masalı o sezonla sınırlı kaldı ve bir sonraki sezon Ipswich Town da Birinci Lig’in yolunu tuttu.

2002-03 sezonunda Ipswich Premier Lig’e yükselemeyince, Hreiðarsson soluğu bu kez Charlton Athletic’te aldı ve nihayet bu takımın formasıyla üst üste dört sezon Premier Lig’de mücadele edebildi. Fakat dördüncü sezonun sonunda yine tanıdık bir senaryoyla karşılaştı. Evet, bir defa daha küme düşmüştü.

Hreiðarsson’un Charlton’dan sonraki durağı, şu an hâlâ formasını giymekte olduğu Portsmouth’tu. İlk senesinde Federasyon Kupası zaferi yaşayarak belki de İngiltere’deki kariyerinin en üst basamağına çıktı. İkinci sezon da takımı idare etti diyebiliriz. Ancak içinde bulunduğumuz sezonda Portsmouth Premier Lig’in en kötü takımına dönüşmüş durumda ve özellikle kulübün içinde bulunduğu maddi sorunlar nedeniyle gelecekle ilgili en ufak bir umut ışığı yok. Görünüşe bakılırsa Hreiðarsson Premier Lig’de formasını giydiği beşinci takımla da küme düşmenin üzüntüsünü yaşayacak. Böylesi bir istatistik tutturmak gerçekten çok zor olsa gerek.

Hiç yorum yok: