9 Haziran 2008 Pazartesi

Asıl Hain Podolski Değil, Krzynowek!




Almanya’nın Polonya’yı 2-0 yenerken gollerin ikisine de aslen Polonyalı olan Lukas Podolski’nin imza atması, bu maçla ilgili akıllarda en çok kalan detay olacak herhalde. Kim bilir belki de Polonyalılar şimdiden Podolski hakkında şakayla karışık “vatan haini” yakıştırmalarında bulunmaya başlamışlardır. Ancak dün gece Polonya’ya ihanet eden biri varsa bu Podolski değil, Krzynowek’ti.

Almanlar, klasik 4-4-2’ye yakın oyun anlayışlarında Podolski’yi sol açık mevkiinde görevlendirerek oyuna başladılar. Ancak Podolski’nin forvette oynamaya alışkın bir oyuncu olması, onun sürekli Klose-Gomez ikilisinin yanına kaymasına neden oldu ve Almanlar orta sahada bir kişi eksik oynamaya başladılar. Polonya’nın forvetindeki Zurawski-Smolarek ikilisinden de biri ilerdeyken diğeri hep geriye geliyor ve Polonya orta sahasını beşliyordu. Böylece maçta uzun süre Polonya oyuna hakim taraf oldu.

Bu hakimiyetin neticeye yansımamasınıysa birkaç maddede açıklayabiliriz. Öncelikle henüz 40. saniyede Lehmann’ın hatalı çıkışı sonucu Krzynowek’in önüne düşen bir top var ki bu, Polonya adına maçtaki belki de en net gol pozisyonu. Krzynowek ayağının içiyle topun dibine dokunsa güzel bir aşırtma golle takımını 1-0 öne geçirecek. Ancak o gitti tuhaf bir voleyle bu topa abanmayı tercih etti ve topu kale yerine Alplerdeki bir dağ köyüne göndermiş oldu. Bunun arından da Polonya savunması lüzumsuz bir ofsayt taktiğiyle iki kere Alman forvetleri kalecileri Boruc ile baş başa bıraktı. Pozisyonların ilkini Gomez değerlendiremediyse de ikincisinde Podolski affetmedi.

Bundan sonrasında, az önce bahsettiğimiz Polonya hakimiyeti iyiden iyiye ortaya çıktı. Lakin Polonyalılar oyunu akıl almaz bir ısrarla Krzynowek üzerinden oynamaya çalıştılar ve bu oyuncu da aldığı her topu yine akıllara zarar bir biçimde ezmeyi başardı! Almanya’nın orta alan zafiyeti karşısında Polonyalılar altın değerinde bir fırsat yakalamışlardı aslında ama Krzynowek, futbolu Türkiye’deki halı sahalarda öğrenmişçesine bir performans sergileyince, bu fırsat heba oldu gitti. Onun performansı kadar şaşırtıcı olanıysa, teknik direktör Leo Beenhakker’in ona 90 dakika boyunca tahammül etmesiydi.

Almanların maç boyunca yaptıkları en alkışlanacak hareket, 69. dakikada tam 19 pas yaparak, kendi ceza sahalarından karşı ceza sahasına kadar gidip, Ballack’ı gol pozisyonuna sokmalarıydı. Ballack’ın şutu biraz daha aşağıdan gitse belki de turnuvanın hazırlanış bakımından en güzel golünü izlemiş olacaktık.

Almanya’nın bu kadrosuyla nasıl turnuvanın favorisi olarak gösterildiğine hiç anlam veremiyordum. Dünkü maçı seyrettikten sonra bu görüşüm daha da pekişti. İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz gibi takımların, oyuncu kalitesi açısından kesinlikle gerisindeler. Real Madrid’de takıma giremeyen Metzelder, Arsenal’da Almunia’nın yedeği olan (ki o Almunia İspanya Milli Takımı’na çağırılmadı) Lehmann ve Bayern’de neredeyse rezerv takımda oynaması gündemde olan Podolski’den yıldız yaratmaya çalışıyorlar. Şu anda gerçekten dünya yıldızı olarak gösterilebilecek tek oyuncuları Ballack. Takım oyunuyla yükselmeleri bekleniyor deseniz dün nasıl bir taktik yanlışlıkla orta sahalarını Polonya’ya teslim ettikleri de ortada. Şu halde görünen en büyük avantajları, turnuvanın en kolay grubunda yer almaları ve diğer gruptan da Portekiz dışında onları zorlayacak bir takımın gelmeyecek olması. Bir başka deyişle finale kadar onları Portekiz dışında engelleyebilecek bir takım yok. Ama olur da finale kalırlarsa İtalya, Fransa, İspanya, hatta Rusya karşısında şansları yüzde 50’nin üzerinde olur mu, orası çok tartışılır.

Hiç yorum yok: