13 Haziran 2008 Cuma

Balon Patladı




Polonya maçından sonra Almanya’nın nasıl favori gösterildiğini anlamadığımı söylemiştim. Dünkü Hırvatistan maçından sonra anladım ki tamamen üzerlerindeki formanın ağırlığı sayesinde favori gösteriliyorlar. Alman oyuncuların üzerinden o Alman Milli Takımı formasını çıkarıp yerine orta karar bir takımın, atıyorum Polonya’nın formasını giydirseler, insanlar bu takımın maçını seyrettikten sonra “şu Ballackowski iyi topçuymuş” derdi, fazlası olmazdı.

Yine ilk maçların ardından Almanya’nın özellikle ilerde çift forvet varken bir de sol açığa Podolski’yi koymasının defansif açıdan çok ciddi bir sorun olduğunu belirtmiştik. Zaten Polonya’ya karşı bile en çok bu yüzden orta sahada hakimiyet kurmakta zorlanmıştı Almanlar. Bu sefer karşılarında Polonya’dan çok daha iyi top yapabilen bir takım olunca hepten çuvalladılar.

Slaven Bilic bu gidişle birkaç sene içinde Avrupa’nın yıldız teknik direktörlerinden biri olacak. Hırvatların Avusturya önünde zorlanmalarında çift oyun kurucuyla, yani hem Modric, hem de Kranjcar ile oynaması etkili olmuştu. Normalde insan bu durumda bir teknik direktörün tek oyun kurucuya düşmesini bekler. Peki Bilic ne yaptı? Modric ve Kranjcar’ı kadroda tuttuğu gibi onların yanına bir de Rakitic’i yerleştirdi. Bu arada forvetteki Olic-Petric ikilisinden Petric eksilmişti. Bu değişiklik sayesinde elindeki oyun kurucuların sol kanada sıkışma süresini azalttı Bilic. Öyle ya, iki oyun kurucu varken, bunların dönüşümlü oynadığını düşünecek olursanız, her biri 45’er dakikayı sol kanatta geçirmiş olur. Ama üç oyun kurucu aynı şekilde oynarsa bu süre kafa başına 30 dakikaya düşer.

Ayrıca Rakitic-Kranjcar-Modric üçlüsü o kadar seri ve etkili ayağa paslarla oynadılar ki Alman orta sahasını tamamen iflas ettirdiler. Bununla yetinmeyip Almanlar savunmadan çıkmaya çalışırken de çok etkili hücum pres gösterileri sergilediler.

Podolski’nin sürekli ceza sahasına yaklaşması, turnuvanın en iyi sağ kanat oyuncularından bir olan Srna karşısında Almanların sol beki Jansen’i tek başına bıraktı. Oradaki madeni Hırvat sağ bek Corluka da keşfedince Almanların sol kanadı çöktü. İşin garibi diğer tarafta da üç oyun kurucunun aralarındaki rotasyon karşısında Fritz’in tamamen sahadan silindiğini ve Lahm’ın tek kişilik bir mücadeleyle ayakta durmaya çalıştığını görüyorduk.

Sonuçta bu oyun farkı skora da yansıdı ve önce Srna, Jansen’in ters kademeye girmekte gecikmesinden faydalanarak takımını önce geçirdi, ardından da ilk yarının son 15 dakikasında Kranjcar iki önemli fırsat yakaladı. Bunların ilkinde kendisi kötü bir vuruş yaparken ikincisinde Lehmann’ın müthiş bir kurtarışı söz konusuydu.

İkinci yarı başlarken Löw’den bir intihar hamlesi daha geldi. Löw, sol tarafta Podolski’nin başına ne gibi işler açtığını fark edememiş olsa gerek, bir de sağ açığa Odonkor’u yerleştirdi. Sağ beke Fritz geçerken Lahm da sol beke kaydı. Çıkan isim Jensen’di. Böylece Almanlar adeta 4-2-4 oynamaya başladılar. Hırvatlar da geri çekilip iyi alan daraltınca ortaya sadece Hırvatlara kontratak imkanı tanıyan bir oyun çıktı. Olic’in ikinci golünden sonra Löw bu kez kısmen doğru bir hamle yaptı. Podolski’yi asıl mevkiine yerleştirirken Gomez’i oyundan aldı, Schweinsteiger’i de sol kanada koydu. Riskli 4-2-4 düzeni değişmemişti ama sol kanat en azından defansif yönü biraz daha yüksek olan bir isim kazanmış, formda Podolski de forvette hayalet Gomez’den oluşan boşluğu doldurmuştu. Son 10 dakikaya girilirken Podolski golünü de attı ama Almanların yapacağı hepi topu bu kadardı. Hırvat savunması hava toplarında zaten çok etkiliyken ısrarla doldur boşalt oynamak Almanya’ya daha fazla bir fırsat yaratmadı.

Böylece, beklentilerin aksine, Hırvatlar grubu lider tamamlamayı büyük ölçüde garantiledi. Almanlar çıkarsa ikinci sırada çıkacak gruptan ve karşılarında da Portekiz olacak. İki taraf en son iki yıl önceki dünya kupasında, üçüncülük maçında karşılaşmış ve Almanlar 3-1’lik bir galibiyetle ayrılmışlardı sahadan. Ama bu kez üçüncülük maçına kıyasla çok daha ciddiye alınacak bir maçta karşılaşacaklar ve onları iki sene öncekinden çok daha tehlikeli durumdaki bir Ronaldo bekliyor olacak. İşleri gerçekten çok çok zor.

Hiç yorum yok: