9 Haziran 2008 Pazartesi

Yarım Asırlık Sistem Nostaljisi




1950’lerdeki Macaristan Milli Takımı, futbol dünyasının o dönemki belki de en görkemli ekibiydi. Takımın teknik direktörü Gusztav Sebes, yaklaşık 30 yıldır dünyada en çok kullanılan sistem olan ve 3-2-2-3 şeklinde ifade edebileceğimiz WM dizilişinde ufak çapta bir değişikliğe giderek bunu 3-2-3-2’ye çevirmiş, WW olarak adlandırılan yeni bir sistem ortaya çıkarmıştı. Bu sistemin en büyük zaferi de kuşkusuz Macarların 1953 yılında Wembley Stadı’nda WM uygulayıcısı İngiliz Milli Takımı’nı 6-3’lük bir bozguna uğratmasıydı.

Aradan 55 yıl geçti. Futboldaki sistemler de doğal olarak bir hayli değişti. Ancak dün gördük ki, Macarların vakt-i zamanında büyük başarıyla uyguladığı o sistemi, bugün hâlâ uygulamaya çalışanlar var. Üstelik bunlar, asırlar boyu Macarlar gibi Habsburg İmparatorluğu’nun tebaalarından biri olmuş bir millet: Avusturyalılar.

Avusturya teknik direktörü Josef Hickersberger’in elinde turnuvanın en az şans tanınan kadrosu vardı. Üstüne üstlük kendisi bir de deminden beri bahsettiğimiz o demode WW sistemiyle sahaya sürmüştü takımını. Ancak Avusturya-Hırvatistan maçı bizlere, söz konusu sistemin günümüzde de çok başarılı sonuçlar verebileceğini neredeyse gösterecekti. Neredeyse diyoruz çünkü Avusturya takımı, hemen hemen maçın başından sonuna kadar bu oyun anlayışıyla sahada mutlak bir hakimiyet kurmasına rağmen, bireysel yeteneklerinin pek fazla olmaması nedeniyle sonuca gidemedi.

Hırvatlar daha 4. dakikada buldukları penaltı golünden sonra, tüm futbol kamuoyunun uzun süredir küçümseyip durduğu rakiplerinden öyle bir baskı yediler ki herhalde buna kendileri de şaşırmışlardır. Avusturyalıların baskılı ve iştahlı oyunları karşısında Hırvatlar öncelikle 1-0’lık avantajlarını korumayı amaçladılar.

Hırvatistan’ın Avusturya karşısında orta alanda hakimiyeti elden kaybetmesinin en büyük nedeni, teknik direktörleri Slaven Bilic’in forvetteki Olic-Petric ikilisinin arkasında iki oyun kurucu birden (Kranjcar ve Modric) oynatmasıydı. Kağıt üzerinde orta dörtlünün solunda görünen Kranjcar’ın göbeğe kayması, o koridoru bir hayli boşalttı ve tecrübesiz sol bek Pranjic’e de bir hayli yük bindi. Bunu gören Avusturyalılar, forvetlerindeki Harnik’i de sağ açığa kaydırarak özellikle o bölgeden Hırvat savunmasını bir hayli yıprattı. İkinci yarının ortalarında Bilic’in yaptığı Kranjcar-Knezevic değişikliği sonrasında Hırvatların yarasına biraz pansuman yapıldıysa da aynı dakikada defansif bir orta saha oyuncusu olan Saumel’in, forvet arkası oynayan Vastic ile değiştirilmesiyle birlikte, Avusturya göbekten de yüklenmeye başladı. Birkaç dakika sonra da sol tarafta etkisiz kalan Gercaliu’nun yerine Ümit Korkmaz girince, Avusturya takımı Hırvat kalesini tamamen abluka altına aldı.

Ancak dedik ya Avusturya’nın fazla bireysel yeteneği yok diye... İşte bu yüzden kurulan baskı bir türlü gol getirmedi. Hırvatların savunmasının göbeğinde oynayan Robert Kovac ve Simunic özellikle hava toplarında son derece başarılı, fizik üstünlüğü olan oyuncular. Bu savunma en çok yerden oynayarak aşılabilirdi ama Avusturya’da ne o savunmanın arkasına çok ince, derin paslar atabilecek oyuncular vardı, ne de öyle bir pasın atılması durumunda defansın arkasına sarkıp topla buluşabilecek oyuncular... Hal böyle olunca karşılaşmanın başında Aufhauser’in bir anlık gaflette bulunarak sebebiyet verdiği penaltı, Avusturya’ya pahalıya mal oldu.

Hiç yorum yok: